Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu bölgesinin en önemli yerleşim alanlarından biridir.Dicle Nehri’nin kenarında, denizden 750 metre yükseklikte, Karacadağ’ın lavları üzerine kurulan şehir, tarihin her devrinde büyük medeniyetlere ve zengin kültürlere beşiklik etmiştir. Son dönemde yapılan arkeolojik kazılarda Dünyadaki en eski yerleşim alanlarının bu bölgede olduğu görülmüştür. Bu bağlamda Ergani ilçesine 8 km. uzaklıkta bulunan “Hilar Şehri Harabeleri”nde yapılan Çayönü (1) arkeolojik kazıları dünya tarihine ışık tutmuştur.(2)
Diyarbakır’ın eski adı “Âmid” olup bu ismin menşei hakkında Hz. İbrahim (a.s.)’in neslinden Âmid b. Bülendî/Belenda’ya dayandığı(3) gibi bir rivayet varsa da kelimenin nereden geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Şehrin daha sonraki adı olan “Diyârbekir” ise, Yukarı Dicle bölgesine, Yemen tarafından gelip buralara yerleşen Rebîa Arapları’nın iki büyük şubesinden biri olan Bekir b. Vâil kabilesine nispetle verilen “Diyâr-i Bekr”den gelmektedir. Zamanla Yukarı Dicle bölgesi için kullanılan “Diyârbekir”, ilimizin adı olmuştur.(4) Bu isimde 10 Aralık 1937 gün ve 7789 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “Diyarbakır” olarak değiştirilmiştir.
Şehrin, milâttan önce 2300’den beri bir yerleşim merkezi olduğu, kalesinin bir kısmının da milâttan önce 4. yüzyıldan kaldığı sanılmaktadır. Milâttan sonra 349’da Doğu Roma İmparatoru II. Konstantinos (M. 337–362), Sâsânîlere karşı şehrin etrafını surla çevirterek burasını bölgenin askerî ve idarî merkezi haline getirmiştir.(5) Kalkan balığı biçimindeki Diyarbakır surları, Anadolu’daki benzeri yapıların en büyüğü ve en sağlam şekilde ayakta kalmış olanıdır. Bu surların kuşattığı alanın doğu-batı doğrultusundaki uzunluğu 1700 metre, kuzey-güney doğrultusundaki genişliği ise 1300 metredir. 82 burcu bulunan surların duvar kalınlığı yer yer 3–5 metre, duvar yüksekliği 12 metre ve toplam uzunluğu 5 kilometredir.(6)
Yapısı, sağlamlığı, taşıdığı yazıtlar, kabartmalar ve şekiller ile dikkat çeken Diyarbakır Surları, 12 değişik döneme ait yazıtları okumak mümkündür. Ünlü Sanat Tarihçisi Albert Gabriel (ö. 1972), Diyarbakır surlarına hayranlığını “Tek başına bir yazıtlar müzesi sayılabilir” cümlesi ile ifade etmektedir.(7) Surlar, “sur içi” ve “sur dışı” olmak üzere günümüz Diyarbakır şehrini iki kısma ayırmaktadır. Sur içindeki kesim, daha çok tarihî eserler ve dar sokaklar boyunca sıralanmış kendine özgü Diyarbakır evleriyle dikkati çeker. Tarihî eserler bakımından sur içinin zenginliği yanında sur dışında da Dicle üzerindeki “Ongözlü Köprü” ile bu köprüye bakan “Gazi Köşkü” gibi önemli eserler bulunmaktadır.
Diyarbakır’ın sahip olduğu tarihî eserlerin bolluğu sebebiyle turistik merkez olma özelliği, son yıllarda çok belirginleşmiştir.Diyarbakırlı Şair Cahit Sıtkı Tarancı ile Edebiyatçı Ziya Gökalp’ın (ö. 1924) Evleri Restore edilerek Müze haline getirilmiş,
Diyarbakır, Hz. Ömer (r.a.)in halifeliği döneminde (H. 634–644) Şam ve Mısır’dan sonra fethedilmiştir. O dönemde şehir Bizans’a bağlı Valiler tarafından yönetilmektedir. Hz. Ömer (r.a.), Şam valisi ve ordusu başkomutanı Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh (r.a.)’a (ö. 18/639) bir mektup göndererek İyâz b. Ganm (ö. 20/641) komutasında oluşturulacak bir kuvvetle Diyarbakır’ın da içinde bulunduğu “el-Cezîre” denilen yukarı Mezopotamya bölgesinin fethedilmesini emreder. Bunun üzerine İyâz b. Ganm (8), içlerinde Hâlid b. Velîd (ö. 21/642), Nu’mân b. Münzir, Dırâr b. Ezver (ö. 18/639)(9), Mikdâd b. el-Esved (ö. 33/653), Damra b. Rebîa, Âmir b. Rebîa (ö 35/656), Zü’ledğâr b. Kays, Hakem b. Hişâm, Elyesa’ b. Halef, Talha b. Behram, Âmir b. Behram ve Ammâr b. Yâsir (ö. 37/657), Abdullah b. Yûkannâ gibi bin Sahabe-i Kirâmın katılımı ile oluşan sekiz bin kişilik ordu ile beş ay süren bir kuşatma neticesinde hicri 18, milâdi 27 Mayıs 639 yılında (10) şehri fetheder.(11)
Fetihten sonra halkın büyük bir kısmı, İslâm Dini’ni kabul etmeye zorlanmadan kendi isteği ile Müslüman olur.(12) Fetihten sonra şehirde 12 gün kalan İyâz b. Ganm (r.a.), burada asayişi muhafaza için sahabeden Sa’saa el-Abdî (r.a.)’yi şehrin valiliğine getirir. Sa’saa’ya amcaoğulları ve Araplardan oluşan beş yüz kişilik bir süvari birliğini yardımcı kuvvet olarak vererek Diyarbakır’dan ayrılır ve fetihlere devam eder.(13) Mardin ve civarını aldıktan sonra Musul’a yönelir. (17–20/638–641) yılları arasındaki seferlerle el-Cezîre bölgesinin tamamını İslâm topraklarına katan İyâz (r.a.), Suriye’nin kuzeyinde bulunan Rakka şehrinde iken Halife Ömer (r.a.)’dan “Şam’a dönmesini ve hasta olan Yezîd b. Ebû Süfyân’ın ölümü halinde idareyi ele almasını” bildiren bir mektup alır. Bunun üzerine yola çıkan İyâz, Humus şehrine vardığında 20/641 yılında vefat eder ve Hâlid b. Velîd (r.a.)’ın Humus şehrindeki kabri yanına defnedilir.
İyâz (r.a.)’ın vefatından sonra ailesinin Âmid/Diyarbakır’da kaldığı kaynaklarda belirtilmektedir.(14) Hz. Ömer (r.a.) döneminde fethinden sonra Diyarbakır’a sırayla Emevîler (661–750), Abbasiler (750–1258), Şeyhoğulları (869–899), Hamdanoğulları, Büveyhoğulları, Mervanoğulları, Büyük Selçuklular (1085–1093), Mervâniler (9841085), İnaloğulları (1097–1142) Nisanoğulları (1142–1183), Artuklular (1183–1232), Mısır ve Şam Eyyubileri (1232–1240), Anadolu Selçukluları (1240–1302), Mardin Artukluları (1302–1394), Timur (1394–1401), Akkoyunlular (1401–1507), Safevîler (1507–1515) Egemen olmuş; sonuçta Diyarbakır, Yavuz Sultan Selim’in 1514 yılındaki Çaldıran Zaferi sonrası, 10 Eylül 1515’te Osmanlı idaresine katılmıştır.(15) Bu sebeple yüzyıllar boyunca 26 medeniyete beşiklik etmiş olan Diyarbakır’da her devrin ayrı bir izini görmek mümkündür.(16) Diyarbakır’ın yeni kurulan Dört merkez ilçesi ile birlikte toplam 17 ilçesi bulunmaktadır.İl merkez nüfusu 826.414, İl geneli toplam nüfusu ise 1 570 943’tür.
ESKİDEN GÜNÜMÜZE DİYARBAKIR
1930'lu yıllara ait Gazi Caddesinden bir görüntü
Dicle Nehrinde odun toplama sallarından bir görüntü
1920'de Diyarbakır Ali Paşa Mahallesinden bir görüntü
Mardin Kapı Delliler Hanından bir görüntü
1928 yıllarına ait Dağ Kapı Meydanından bir görünüm
1960'lı yıllarına ait Dağ Kapı Meydanından İnönü Caddesi
1930'lu yıllara ait Diyarbakır genel görünümü
1930'lu yıllarına ait Diyarbakır görüntüsü
Hz. Yunus'un (a.s) kaldığı mağara ve Fiskaya şelalesinden görünüm
27 Şehid Sahabinin medfun bulunduğu Hz. Süleyman Camii ve İçkaleden bir görüntü
Diyarbakır Yeni Kapı civarından bir görüntü
Şehri kuşatan Diyarbakır Surları ve Sur içinden bir görüntü
Etrafı yeşil alana çevrilen bir kış gününde aydınlatılmış Surların görüntüsü
|
|
|
|