BAHTİYAR BİR İHTİYAR…
Bir Müslüman… Ak saçlı, yaşlı bir Müslüman…
Saçını, başını ve yaşını bütün ömrü boyunca nurla
ağartmış bir Müslüman. Saçı, başı, yaşı ve bütün vücudu
Allah’ın nuruyla yıkanmış tertemiz nurlu bir Müslüman. Bütün
ömrü boyunca Hakkın bir nimeti olarak gördüğü hayatını, Anadolu
milletinin ıslahı ve hakikî saadeti için vakfetmiş; ruhunu
Kâinatın hakikî maliki olan Allah’a teslim edinceye kadar aynı
yolda yürümeğe azmetmiş; bedenini, yalnız Allah yolunda
yıpratmış olan büyük bir Müslüman…
Üç devir yaşamış bir ihtiyar. Güngörmüş bir ihtiyar. Üç
devir; Meşrutiyet, İttihat ve Terakki, Cumhuriyet. Bu üç devir
büyük devrilişler, yıkılışlar, çökülüşlerle doludur.
Yıkılmayan kalmamış! Yalnız bir adam var. O ayakta... Şark
yaylalarından, Güneşin doğduğu yerden İstanbul'a kadar gelen bir
adam.
İmanı sıradağlar gibi muhkem. Bu adam, üç devrin şer güçlerine
karşı imanlı bağrını siper etmiş. Allah! demiş, Peygamber
demiş, başka bir şey dememiş. Başı Ağrı Dağı kadar dik ve
mağrur. Hiçbir zalim onu eğememiş, hiçbir âlim onu yenememiş...
Kayalar gibi çetin, müthiş bir irade... Şimşekler gibi bir zekâ...
Divan-ı harpler, mahkemeler, ihtilâller, inkılaplar... Onun için
kurulan idam sehpaları... Sürgünler... Bu müthiş adamı, bu
maneviyat adamını yolundan çevirememiş! O, bunlara imanından gelen
sonsuz bir kuvvet ve cesaretle karşı koymuş.
Üç devir geçirmiş, cebbar kumandanlara boyun eğmemiş, kudsi
dâvasından dönmemiş; yaralanmış, zehirlenmiş, ölmemiş; dağlar
gibi hâdiselerin dalgalarından yılmamış bir ihtiyar...
"Hasta, garip, fakir, mazlum, hediye ve sadakaları kabul etmeyen ve
hayatı boyunca da çekmekte olduğu o kadar zulümlere rağmen ömrü
boyunca dâvasından vazgeçmeyen fedakâr bir ihtiyar…
“Yirmi sekiz sene çektiğim eza ve cefalar, maruz kaldığım
işkenceler, katlandığım musibetlerin hepsi helâl olsun. Bana
zulmedenlerin, beni kasaba kasaba dolaştıranların, hakaret edenlerin,
türlü türlü ithamlarla mahkûm etmek isteyenlerin, zindanlarda bana
yer hazırlayanların hepsine hakkımı helâl ettim” diye haykıran
kahraman bir ihtiyar…
Maddeten, belki dünyanın en fakir adamı ancak fakat maneviyat
âleminin sultanı olan bir ihtiyar…
Kalbi bir Sahabe kadar imanla dolu olan, bütün feyiz ve zekâ
kaynağı ve rehberi Kur’an olan, Yirminci Asırda devr-i Saadeti
nefsinde yaşatan ve bütün hedefi iman ve Kur’an olan bahtiyar bir
ihtiyar…
“Ben, cemiyetin iman selâmeti yolunda ahiretimi de feda ettim.
Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi
beş milyon Anadolu Milletinin imanı namına bir Said değil, bin Said
feda olsun. Kur’an’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de
istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette
görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım. Çünkü
vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur” ifadeleriyle
fedakârlığın, himmetin, hamiyetin, gayretin, izzetin ve hizmetin
zirvesinde olan kahraman ve bahtiyar bir ihtiyar olan Bediüzzaman Said
Nursi’yi ve Onun şahsında diğer bütün İslam âlimlerini rahmetle
anıyoruz. Rabbim bizleri onların çizgisinden ayırmasın ve
şefaatlerine mazhar olanlardan eylesin. Âmin…
İBRAHİM YARDIM
ibrahimyardim56@mynet.com
|
|
|
|